Source text in English | Translation by Yunus Can ATLAR (#33172) — Winner |
We live in one of the tiny apartments in a multi-storeyed building complex that provides shelter to a number of middle-class families. But, the members of the family Felis Domestica who have taken a fancy to our complex might very well outnumber the members of Homo Sapiens. Because these quadrupeds with retractable claws, who can boast of their country cousins- Lions, Tigers, Lynxes, and Ocelots fear no one in our vicinity. The increasing feline population possessing nine lives up their claws bothers everyone but provides comic relief to many. These cats in our avenue have their own strict demarcations about territory. The ground floor, first and second-floor mousers keep to their floors except for hungry forays into the kitchens across the lines of control. The terrace is exclusively reserved for the young ones and occasionally used by the aristocrats from the erstwhile Siam for body lickings and sunbaths. Some of the tomcats find cozy corners for a purring sleep in places where there isn’t room to swing a cat in, such as the watchman’s cabin, where they might have found the poor fellow catnapping. God has gifted these cats with two voice boxes one for purring and another for meowing and a few of the feline sopranos in our locality keep all the residents awake with their nocturnal orchestras on special occasions. Some of the residents who wish to be clean as a cat in pattens get irritated when these grey cats mess up their things. The hawks among the residents strongly feel that these cats should be driven out with a cat o’nine tails. But the doves are undecided waiting to see which way the cat jumps. Well, we don’t know who will be called to bell the cat! | Orta sınıf ailelerin barındığı çok katlı binalardan oluşan bir sitenin, küçük apartman dairelerinden birinde yaşıyoruz. Ancak, sitemizi mesken tutmuş Felis Domestica familyası mensupları, Homo Sapiens ailesi üyelerini belki de sayıca çoktan geçmiş durumda. Çünkü taşradan kuzenleri olan Aslanlar, Kaplanlar, Karakulaklar ve Oselolar ile övünen ve toplanır pençelere sahip bu dört ayaklıların, bizim semtte hiç kimseden korktukları yok. Pençelerinde tuttukları dokuz canlarıyla birlikte artan kedi popülasyonu herkesi rahatsız da etse, bu durum birçoğu için eğlenceli bir avuntu kaynağı aynı zamanda. Sitemizin önündeki bu kedilerin, kendilerine özgü çok katı bir mıntıka ayrımı mevcut. Zemin kat ile birinci ve ikinci katta konuşlu avcı kediler, yemek bulmak için savunma hatları üzerinde yer alan mutfaklara düzenledikleri taarruzlar haricinde kendi katlarından ayrılmıyor. Vaktiyle Siyam kedilerinden kalan ve yalnızca genç kediler ile bazen de aristokrat kedilerin kullanımına sunulan teras katı ise, kedilerin yalanması ve güneşlenmesi için hizmet veriyor. Erkek kedilerin bazıları, zavallı adamcağızı uyuklarken bulabildikleri, kendileri içeride kuyrukları dışarıda kalacak kadar küçük bekçi kulübesi gibi yerlerde deliksiz bir uyku çekebilecekleri rahat köşeler arıyor. Tanrı bu kedilere, birini mırlarken diğerini de miyavlarken ve hiçbir mahalle sakinini uyutmadıkları özel gecelerde orkestraları ile sahne alan birkaç soprano kedinin kullandığı iki farklı gırtlak bahşetmiş. Kediler kadar temizliklerine düşkün bazı sakinler, bu gri kediler ortalığı dağıttıklarında kara kedi görmüşe dönüyorlar. Mahalle sakinleri arasında, kedilere karşı olan “şahinlere” kalsa, kediler bir an önce süt dökmüş kedi gibi burayı terk etmeli. Daha ılımlı “güvercinler” ise, sanki dillerini kedi yemiş gibi kararsız durumda. Demem o ki, kimin kedi olalı bir fare tutacağını bilmiyoruz! |