İYİ BİR ÇEVİRMEN OLMAK
Dünya hızla değişiyor, gelişiyor. Teknolojinin getirileri ile birlikte, 'uzaklık' kavramı eskiden olduğundan çok daha farklı şeyler ifade etmeye başlıyor insanlar için. Eskiden bir ay, belki bir senede gidilebilecek, veya gidilmesi hayal bile edilemeyecek yerlere artık saatler içinde gidilebilmekte, daha önce görülmesi mümkün olmayan yerler bu vesile ile ulaşılabilir ve görülebilir konuma gelmektedir. Bunun yanında, insan, atalarından tevarüs ettiği bilgi birikiminin yanında yeni bilgilere ulaşmakta ve bu bilgileri diğer insanlara artık daha kolay yayabilmekte ve onlarla daha rahat paylaşım imkan ve vasıtalarını bulabilmektedir. Teknolojik buluşlar, bilimsel gelişmeler ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Bu bağlamda, iletişim ve ulaşımdaki daha önce tahayyül bile edilemeyecek kolaylıklarla birlikte küresel bir ‘köy’ haline gelen dünyamız, bizleri de küresel bir kimliğe bürüyor. İşte böyle bir dönemde, iletişimin ve bilgi paylaşımının yegane aracı olan dil daha fazla ön plana çıkıyor. Toplumlar arasındaki kültür ve bilgi alışverişinin sağlanabilmesinde çeviri ve çevirmen her zamanki rolünü devam ettirmekle kalmıyor, mevcut şartlar çevirmenden bunu bir adım ileri taşımasını talep etmektedir. Bu minvalde, dil ve kültür bilgisine sahip 'iyi' çevirmenlerin önemi günden güne artmaktadır. Burada özellikle, 'iyi' kavramını kullanmamızın sebebi, iletişim ve bilgi paylaşımının ancak yeterli bilgi sahibi, ihtisas sahibi iletişim fedaileri tarafından gerçekleştirilebileceği gerçeğini vurgulamaktır. O halde, iyi bir çevirmenin ne tür özelliklere sahip olması gerektiği, mesleki yeterliliğini ve gelişimini devam ettirmek için ne tür faaliyetlerde bulunması gerektiğini ortaya koymak manidar olacaktır.
İlk olarak, iyi bir çevirmen hem kaynak dile hem de hedef dile ‘kafi’ denecek düzeyde hakim olmalıdır. Dil bilgisi olmayan bir bireyin, çeviri sürecinin içine girmeye teşebbüs etmesi bile bir ukalalık olacaktır. İki dili de hem yazılı hem de sözlü olarak ustalıkla kullanabilmelidir ki, bu arenada ben de varım diyebilsin. Bu dil bilgisi, mevcut şartlarda okullarda, üniversitelerde veya özel eğitim kurumlarında verilmektedir. Bu eğitimlerin yeterli olup olmadığı konusu, tartışılabilir bir konudur, ancak bu makalenin amacına hizmet etmediğinden burada bahis açmadan geçiyoruz. Verilen eğitimi sunan eğitmen ve öğretmenleri de yardım ve aracılığı ile nitelikli çevirmen yetiştirmek mümkün olabilmektedir. Şu halde, iyi bir çevirmenin kendi uzmanlık alanında iyi bir eğitim almış olması elzemdir. Kimi zaman, konuya ilişkin yeterli bilgi ve birikim sahibi olmayan bireylerin çeviri sektörüne girmesi ile çıkması bir oluyor. Bu maddenin ana fikri ile doğrudan alakalı olmasa da, dolaylı bir münasebeti olduğundan şunu belirtmek istiyorum: Eğitimde öncelikli olarak bireye eğitime ilişkin bilincin yerleştirilmesi gerekir, bu bilgilere neden ihtiyacı olduğu ve nerede kullanacağı noktasında eğitim alan bireyi bilinçlendirmek, eğitimin nihai amacına uzun vadede kayda değer bir katkı sağlayacaktır.
İkincisi, iyi bir çevirmenin iletişim bilincine sahip olması gerekir. Daha açık ifadeyle, çevirmen olarak yaptığı işin öneminin farkına varmak suretiyle, kendini mesleğine adayarak, iletişim fedaisi olarak görev ve vazifesini istenilen boyut ve nitelikte yürütebilir. Çevirmenin rolünü iyi benimseyip oynaması ile istenilen hedefe ulaşılamayacağını da belirtmekte fayda görüyorum. Yani, çeviri ihtiyacı olan kişilerden tutunda, şirket düzeyinde çeviri ve yerelleştirme hizmeti sunan organizasyonların, derneklerin de burada üzerine düşeni yapması gerekir. Bu sayılan, organizasyon, şirket, dernek ve grupların toplu ve ortak akılla hareketi ile, çeviri bilinci, önemi ve gereksinimleri daha açık şekilde ifade edilir, standartlaştırılır ve iletişim fedaileri de böylelikle vazifesini yerine getirmiş olurlar.
Buna ilaveten, bence, çevirmen aktif bir okuyucudur. Dilden ırak olmamak için, sürekli olarak, hem kaynak dilde hem de hedef dilde yazılmış çeşitli yazıları okur. Özellikle de, üstlendiği çeviri işlerinin konusu ile okuduğu yazıların aynı alanda yer almasına dikkat etmelidir. Bu vesile ile, kendi alanında ihtisaslaşabilir. İhtisaslaşma çeviride esastır. Neden? Çünkü, çağımız bilgi çağı olarak anılmaktadır, öyledir de. Öğrenilmesi gereken o kadar fazla bilgi vardır ki, tek bir bireyin bu kadar fazla alanda uzmanlaşması pek mümkün değildir. Her fert, kendine belli bir alan seçmeli ve o alanda ihtisaslaşma yoluna gitmelidir.
Sonuç olarak, içinde bulunduğumuz çağ, çeviri işi ve çevirmeni daha fazla ön plana çıkarmaktadır. Çevirmen için de bu saydıklarımızın dışında da, yapılması gereken işler, alınması gerekli eğitimler, atılması gereken adımlar ve alınması gereken tedbirler vardır elbette. Zaten, mükemmellik ve kalite, devam eden bir süreçtir. O halde sürekli olarak ileri bakıp, işimizi ve mesleğimizi, niteliğimizi ilerletmek, geliştirmek bir vecibedir.
Copyright © ProZ.com and the author, 1999-2024. All rights reserved.